Görevi: Kurucu, Tasarımcı
Deneyim: 19 Yıl
E-Posta Adresi: yaren@grafikare.com
1983 yılında Kocaeli’de dünyaya gelen Yaren Öz, 2003 yılında Uludağ Üniversitesi Bilgisayar / Tasarım Bölümü’nden mezun oldu. Mezuniyetinin ardından Olay TV ve İstanbul’da yerel bir gazetede çalıştı, çeşitli yayınlar ve rehberler hazırlayıp yayına girmesinde aktif rol aldı. 2004 yılında Ekonomi Yayınları AŞ’de Görsel Yönetmen olarak göreve başladı. Sektörün öncü kuruluşunda çeşitli proje ve etkinliklerde aktif rol alan Öz, yaklaşık 13 yıldır çalıştığı kuruluşa 2017 yılında Genel Müdür olarak atandı. Ocak 2019’da kendi şirketi Grafikare Tasarım’ı kuran Yaren Öz evli ve bir çocuk annesidir.
Markaların; kreatif tasarımlarla kurumsal kimlik oluşturmalarına, yeni fikirlerle markalarını güçlendirmesine, dikkat çekici stratejiler ile sosyal medyada iz bırakmalarında rol alan Öz, Grafikare Tasarım’ın kuruculuğunun yanısıra, şirketinin tasarımcılığı ve yönetmenliğini de üstlenmiştir.
Nereden çıktı bu tasarım işi?
1983 yılında Kocaeli’de dünyaya gelen Yaren Öz… satırlarını yukarıda okudunuz. Peki bu tasarım hikayesini kurumsal jargon değil de benden duyacak olursanız;
Nerden çıktı bu tasarımın hikayesi?
Herekeliyim ben, yani sülalece oraya yerleşilmiş işte, kökene inmeyelim şimdi, çerkezdi, göçmendi, lazdı, melezdi… Hereke işte. Bilenler vardır mutlaka. Kocaeli’de İstanbul’a son sınır Gebze’den hemen önce bir sahil kasabası.
Neden bu kadar çok bahsettim. -Valla bir çıkarım yok. Sadece tasarıma olan ilgiyle bir bağı var bu kasabanın. Dünyanın bildiği ve tescillediği bir sanat hikayesinin sahibidir Hereke. Nerede görsem tanıyacağım o meşhur halılarıyla da adını tüm dünyaya duyurmuştur.
Halı ustası bir anne-babanın kızı olarak dünyaya gelince de sanattan anlamam deme şansı olur mu insanın? -Na mümkün! Mecbursun bir kere, iliğine kadar işler de işler… Renk renk ipeklerle tüm renk zerafetini, uyumu çözersin. Hele bi de küçük yaşta düğüm atıp işlemeyi de öğrendiysen.. (El becerimi annemden aldığıma inanırım, şahane halı işlerdi)
Hürriyet gazetesi, 1989
Haberdeki soyadıma bakılırsa o zamanlar Türk değilmişim :))
İlkokul çağlarımda (büyüklerin tabiriyle aklım ermeye başladığında) çizimler yapmaya başladım. İlk esin kaynağım (resim genlerimin babamdan geldiğine inanırım) babamın tütün yakarak sönmüş közüyle işlediği tablolardı. (Babannemden hiç bir zaman alamadığım o tablolar.) Tabi ateşe yaklaşmak mümkün mü? Ben karakalemle idare ededurayım, etrafımdaki herşeyi resmetmeye, evde kopya çekebileceğim ne kadar tablo varsa karakalem resmini çizip okul panolarına taşınmakta buldum kendimi. E tabi bir yandan da şiir yazmayı ihmal etmiyoruz. Diyorum ya Hereke yüzünden… İlle sanatçı olacağız. Hatta bir ara şarkı söylemeyi düşünsem de iyi ki vazgeçmişim, her beceri olacak diye bir kural mı var? Bak o olmadı işte. Ne yapalım biz de gitar çalalım, başkası söylesin dedik, eğdik boynumuzu…
Derken evde yıllardır annemin elini sürmediği dikiş makinesi ilişti gözüme. Taa Almanyalar’dan çeyizi için getirmiş ama çeyizini yapmış mı yapmamış mı bilemediğim.. İlk zamanlar kaçamak kaçamak sağını solunu keşfetmek için uğraşırken akşamı eden ben, sonunda izni koparınca evdeki tüm kumaş parçalarını (hatta kumaşları parçalayarak:)) dikişin de üstesinden böyle gelinir dediiiim ve her rüzgarda bir balon gibi havalanan okul eteğimi havalanmayacak şekilde tasarlayıp dikince, karşı apartmandan bir teyze kalıbını istemeye kapıya geldiğinde annemin şaşkınlık ifadesi hala aklımdadır.
Yıllar yılları kovalarken, kişilik karmaşası içinde olduğumu düşündüğüm zamanlarda -aslında ne kadar netmiş- resimdi, müzikti, şiirdi, terzilikti derken lisede sayısal bölümde buluverdim kendimi. Meğer sayısal zekadan geliyormuş bu tasarım merakı. -Ben demedim YÖK öyle söylüyor.- Ama bende de olduğu etrafımdakiler tarafından oldukça dile getiriliyor. Yoksa sayısal ağırlıklı liseyi okul ikinciliği ile bitirmek bence bir gösterge sayılamaz(!)
Kafaya koydum bir kere, ille tasarım ağırlıklı bir bölüm olacak. Sevdiğim işi yapacağım. Yazacağım, çizeceğim, parçalayıp tekrar yapacağım. -Evdeki eşyalara da uygulamaktan vazgeçsem iyi olacak bu arada.-
Yaptım mı?
Evet yaptım.
Ailemi de her zaman yanımda hissederek ben de artık ailenin sanatçı ruhlu (halıcılığı bıraksam da:)) bir tasarımcısıydım artık. Evlenecek akrabalar davetiyesini bana yaptırıyor, iş kuranlar kartvizit istiyor, mahallenin bakkalı apartmanlara koymak için el ilanı istiyordu. Acaba doğru yolda mıydım?
Evet, evet..
Kesinlikle doğru yol, sabret, küçük küçük başla, büyük büyük işlere yürü.
Yürüdük mü?
Evet!
Yürüdük, yürüyoruz, yürüyeceğiz!
Sevgiler